Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hoca Nasreddin Diyalekti

İslamlıktan Türklüğe, ardından bir yıkıma ardından hepsinden bir tutam sosa bulanmış taklide... Her defasında da aynı zeka ışıltısı: "ya tutarsa". Hoca Nasreddin'e bir lafımız yok; zira ondaki zeka ışıltısı anlatım tekniğine de yansıyan "kendini bilme" gerçeği üzere patlıyor.
En son yayınlar

Rot

Sultan Reşat'ın muaması: Pazar ilişiklerini Batıyla kurup, Ortadoğu'lu kalamazsın. M.Kemal Paşa, bu duruma rot atmış; ama o da Avrupalı(!?) olmadığımız gerçeğinin üzerinden atlamış görünüyor. Köksüzlük, Hep o arada kalmış halimiz! En büyük kimlik-sizlik- fenomenimiz!

Ye ye bitmedi!

Ne geçmişmiş arkadaş! Ye ye bitmedi. CHP Çanakkale'ye, Ak Parti de Malazgirte çıkarma yapacakmış? Dersin memleket düşman işgalinde! Mevlam esirgesin. E, elmanın kurdu kendinde... Korkarım "geleceği konuşan" bir siyasete benim kuşağım tanıklık edemez. İşin ilginç yanı batmıyoruz da! Bu "Anadolu irfanına" güvenim umarım bir yerde patlamaz. *** Tarih iyi bir öğretmen şüphesiz, yine de hiçbir şey geri gelmiyor :) Bugün hayatta olanlar, komşularımız, dostlarımız, tanıdıklarımız, tanımadıklarımız için... Oturupta EuroNews haber özetlerine bakınca, Önümüzdeki en büyük iki tehlike ırkçılık ve geleceksizlik (miş) gibi.

Sandıktan çıkan

Sandık notlarımızda belirtiğimiz, en olası ve en riskli iki sonuçtan biri elde edildi. Çok az bir farkla, "evet" kazandı. YSK'nın, "mühürsüz pusula ve zarfların kabulü" kararı, seçim sonuçlarını gölgelese de, büyük şaibeler ortaya çıkmış görünmüyor. Elbette demokratik bir hukuk devletinde YSK böyle bir karar veremezdi. Ama demokratik bir hukuk devleti olmadığımız için bunu tartışmayacağım. Yalnızca şu notu düşelim: sandıktan Hayır çıksaydı, iktidar YSK'nın bu hukuksuz kararına dayanarak oyların yeniden sayımını ya da seçimin yenilenmesini isteyebilirdi. Ak Parti ve Erdoğan, referandum süresince kamusal tüm imkanları kullanmasına, asimetrik olanaklara sahip, lehlerinde bir kampanya yürütmelerine rağmen kesin bir galibiyet kazanamadılar. Büyük şehirlerin ve üretim merkezlerinin önemli bir kesiminde Ak Parti ve Erdoğan kaybetmiş görünüyor. Üsküdar, Eyüp ve Fatih ilçelerinin sonuçları inanılmaz ilgi çekici. Bilhassa, Erdoğan açısından manevi değeri de

Sandık

Anayasa referandumuna 4 gün kala bu notu düşme nedenim daha çok ülkenin geleceğine ilişkin artan karamsarlığım. Yine de 'kurtuluş, düze çıkış' senaryolarını tartışmaktan kendimi alamıyorum. Araştırma şirketlerinin sonuçlarına hiç bir zaman itibar etmek istemedim. Nedenlerim daha çok sezgisel ve elde ettikleri sonuçları sunuş şekilleriyle ilgili. Araştırma şirketlerinin 16 Nisan sonuçları evet ve hayır arasındaki farkın çok az olduğunu söylüyor. Neredeyse her araştırma sonucunda 10-15 puan arasında bir kararsız seçmen olduğunu da buraya not edelim. Yüksek beklenti sonucun ne olursa olsun farkın az olacağına işaret ediyor. Bence Türkiye için en riskli durum da bu. Sandıktan az farkla ne çıkarsa çıksın, Türkiye 17 Nisan sabahı büyük bir bilinmezliğe uyanır. Beni umutlandıracak sonuç ise bambaşka: Sandıktan " yüksek farkla çıkacak her sonuç " objektif olarak Türkiye için iç riskleri azaltmak anlamına gelir. En başından bu yana bu fikirdeyim. Re

Doğu-Batı Divanı

Gothe'nin divanında ele aldığı Doğu ve Batı'nın bizim bulunduğumuz yerden anladığımız coğrafyaları tanımlamadığını sanıyorum. Gothe'nin Doğu'su en iyi ihtimalle Anadolu topraklarında son buluyor, esas muhataplarını Balkanlar'da arıyordu. Herkes kendi Doğu'suna baktığı ölçüde, anlam kazanan ama bir o kadar da oynak bir işaretleme! Bugün oyun masasında eli en kuvvetli olan Batı'nın ise -en azından sömürgecilik döneminden sonra- bu oynaklık tartışmalarına çok da muhatap olmadığı ortada. ************ "Hayatta kalmak" izini sürebilir olduğumuz en eski güdülerimizden biri olsa gerek. En geniş anlamıyla insandan (homo sapiens), aynı coğrafyada yaşadığımız insanlara, ailemize ve son kertede kendimize değin, hayatta kalmaya çalışıyoruz. Türkiye coğrafyasında yaşayan insanlar, bugün de hayatta kalmak için bir çok soruya cevap arıyor, tercihlerde bulunuyor, bulunacak. ************ Türkiyeli ortodoks Marksistlerin, zamanında çok etkileyici olduğunu

Bir huş-u seda

Türkiye 15 Temmuz darbe girişiminin sancılarını yaşıyor. Zaten gideyaza aklımızı bugünlerde eksiltmemek daha da zorlaştı. Kargaşa içinde kayboldu gitti ya, yine de kayda düşelim. Estetiğin, aşkla yapılanın beşeri tüm planların nasıl ötesine geçebileceğine ait zihin açıcı bir deneyim... "Ayasofya'da namaz kılınması" Türkiye siyasetinde önemli bir fenomen. Birçok nedenle, Ayasofya'nın müslümanların ibadetine açılmasının Türkiye'nin Batı ile bağlarını kopardığına işaret edeceğini varsaymışımdır. 2015 Ramazan ayının mübarek Kadir Gecesi'nde, Ayasofya'da sabah ezanı okundu. İki dirhem bir çekirdek bir müezzinin Fatih Koca, icra ediyor sabah ezanını... Fatih Koca ilahiyatçı, bir çok akademik çalışması yanında albümleri de var. Dinlemek icap eder. Saba makamının, çocukluğumuza nakşedilmiş büyüsü bu icra ile öyle güçleniyor ki, dinlemeye başladığım anda siyaset üzerine hiç bir tartışma zihnimi kurcalamadı. Oysa ki, organizasyonu yapan siyasi iraden